Isabelle Eberhardt’ın İslam’ın Gölgesinde kitabını 2014’te almış ancak okumaya fırsat bulamamıştım. Geçtiğimiz yıl Büyüyen Ay Yayınları’ndan çıkan Muhammed Marmaduke Pickthall’e ait Doğu’yla Karşılaşmalar eserini okuduktan sonra bu kitabı da raftan indirip okudum. İki kitabın ardarda okunması gerektiği için Eberhardt’ın kitabını okumaya daha önce fırsat bulamadığımı düşündüm.
Okumaya devam et “Doğuda İki Batılı”Kategori: Kitaplar Hakkında
Resmi tarihin unutturduğu kahraman
Bazı kahramanlar vardır, büyük işler başardıkları halde adları sanları pek bilinmez. Bazıları ise özellikle unutturulur, hiç gündeme getirilmez. Deli Halid Paşa da bu isimlerden biri sayılabilir.
Deli Halid Paşa, 1883’ta İstanbul Eyüp’te doğmuştur. 1908’de Kara Harp Okulu’ndan mezun olduktan hemen sonra Yemen’de görevlendirilen, sonrasında sırasıyla Trablusgarp ve Balkan savaşlarına katılan ve burada önemli kahramanlıklar sergileyen Paşa, 1. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Kafkasya Cephesi’nde görev aldı. Dersim (Bugünkü Tunceli)’de görev aldı. Mondros Mütarekesi ile ordunun terhis olmasından sonra Kazım Karabekir Paşa ile birlikte hareket eden Deli Halid Paşa Milli Mücadele süresince Kars ve Ardahan’ı geri aldı. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra ailesi bu nedenle “Karsıalan” soyadını benimsedi. Okumaya devam et “Resmi tarihin unutturduğu kahraman”
Osmanlı’nın en meşhur harem ağası: Beşir Ağa
Ortaçağ ve yeniçağ doğu tarihi dendiğinde batılıların aklına ilk gelen şey ‘Harem’ oluyor. Bu durumun sebebi muhtemelen Harem konusunda yeterli eserlerin olmaması ve kurumun gizemini korumasıdır. Harem, batıda yazılmış çok sayıda romanın temasını oluşturmuştur.
Harem’in en önemli unsuru hiç şüphesiz harem ağalığıdır. Abbasilerden ve Memlükler’den başlayarak sarayda bulunan haremin sorumlusu olarak çalışan bu kişilerin hadım edilmesi ve özellikle Afrikalı siyahilerden seçilmesi batılıların en çok ilgisini çeken konulardan birisi olmuştur.
Sahaftan Seçmeler dizisi ile iki sene önce dikkatimi çeken Kitap Yayınevi, geçtiğimiz aylarda önemli bir kitap yayınladı. Eyüp’te ikamet etmem sebebiyle yaptırdığı eserlerle ve Hz. Eyüp’ün türbesinin hemen yanı başındaki kabriyle sık sık karşılaştığım Beşir Ağa’nın hayat hikayesini anlatan bir kitap… Okumaya devam et “Osmanlı’nın en meşhur harem ağası: Beşir Ağa”
Ben bir Yakup idim…
Günümüzün en büyük sorunlarından birisi acıların yarıştırılması galiba… Herkes kendi acısını gündeme getirirken diğer acıları, başkalarına ait olanları unutturmak için var gücüyle çalışıyor. İkinci Dünya Savaşı’na doğru Hitler’in Yahudilere yönelik katliamı Yahudi kamuoyunun yoğun çabaları ile herkesçe biliniyorken aynı dönemde yaşanan çok daha büyük bir başka acıdan ise çoğu kimse haberdar bile olamamış.
Porrajmos’tan bahsediyorum; 1930’lu yılların ortasında başlayıp on yıllarca süren Roman (Çingene) soykırımından. Bu tarihten itibaren Almanya, Avusturya ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinde insan olarak kabul edilmediği için Romanlar toplama kamplarına alındı, ilaç üretimlerinde kobay olarak kullanıldı, sürüldü ve gaz odalarında zehirlendi. Tüm bunlar sonucunda sadece 1945’e kadar 500 bin ila 1,5 milyon arasında Romanın hayatını kaybettiği belirtiliyor. Okumaya devam et “Ben bir Yakup idim…”