Ortaçağ ve yeniçağ doğu tarihi dendiğinde batılıların aklına ilk gelen şey ‘Harem’ oluyor. Bu durumun sebebi muhtemelen Harem konusunda yeterli eserlerin olmaması ve kurumun gizemini korumasıdır. Harem, batıda yazılmış çok sayıda romanın temasını oluşturmuştur.
Harem’in en önemli unsuru hiç şüphesiz harem ağalığıdır. Abbasilerden ve Memlükler’den başlayarak sarayda bulunan haremin sorumlusu olarak çalışan bu kişilerin hadım edilmesi ve özellikle Afrikalı siyahilerden seçilmesi batılıların en çok ilgisini çeken konulardan birisi olmuştur.
Sahaftan Seçmeler dizisi ile iki sene önce dikkatimi çeken Kitap Yayınevi, geçtiğimiz aylarda önemli bir kitap yayınladı. Eyüp’te ikamet etmem sebebiyle yaptırdığı eserlerle ve Hz. Eyüp’ün türbesinin hemen yanı başındaki kabriyle sık sık karşılaştığım Beşir Ağa’nın hayat hikayesini anlatan bir kitap… Ohio State University Tarih bölümünde Osmanlı tarihi üzerine çalışan Prof. Dr. Jane Hathaway tarafından kaleme alınan eser, Hazal yalın tarafından Türkçeye tercüme edilmiş.
Beşir Ağa Osmanlı Sarayında görev yapan haremağaları arasında en çok bilineni. Beşir Ağa’yı önemli kılan, kendisinden sonraki tüm haremağalarından daha fazla bu görevde kalmış olması ve saraydaki gücüdür. Mısır’da hadım edildikten sonra Topkapı Sarayı’na getirilen, farklı görevlerde bulunduktan sonra bir süre Kahire’de sürgün hayatı yaşayan Beşir Ağa, daha sonra sarayda haremağalığına yükselecek ve 29 yıl boyunca bu görevini sürdürecektir.
Beşir Ağa’yı önemli kılan elbette sadece harem ağalığı değil. Yaptırdığı medreseler ve darulhadislerle 18’inci yüzyıldaki ilmi gelişime katkıda bulunmuş ve bizzat kendisi de ilmi çalışmalar yapmış bir şahsiyet. Devlet yönetiminde de güç sahibi olan Beşir Ağa, sadrazamları azledebilecek kadar etkilidir.
Büyük bir servete de sahip olan Beşir Ağa, Kahire, Ziştovi, Cağaloğlu ve Eyüp’te çok sayıda hayır eseri yaptırmıştır. Bunların arasında sıbyan mektepleri, medreseler, kütüphane, tekke ve sebiller var. Arkasından 1007 ciltlik büyük bir kütüphane bırakan Beşir Ağa, 1746’da vefat ettiğinde Eyüp’te Eyüp Sultan’ın yanına defnedilmiştir.
Hathaway, Beşir Ağa’nın hayat hikayesini anlattığı eserinde Beşir Ağa üzerinden hadımlığı ve Haremi de değerlendiriyor. Kitabın girişinde doğu toplumlarında saraylarda görev yapan ‘seçkin köleler’ üzerinde duruluyor ve Osmanlı sarayındaki haremde sadece siyahi hadımların görevlendirilmesinin sebepleri irdeleniyor.
Kitabın sonunda ise Beşir Ağa ile ilgili kaynaklarla ilgili kısa bilgiler veriliyor. Osmanlı’nın belki de en önemli haremağası hakkında Türkçede neredeyse hiç kaynak olmaması ise ilginç bir durum.
Eserin Türkçe çevirisi ile ilgili de bazı şeyler söylemek gerekiyor. İslami ilimlerle ilgili çok sayıda terimin yer aldığı eserin çevirisinin daha özenli olması gerekiyor kanaatimce. Daha kitabın ilk sayfasında ‘abdest’ yerine ‘aptes’ kullanılmış. Yine de Osmanlı tarihini sadece savaşlardan ibaret görmeyip kültürünü ve ilim geleneğini ele alan bir eserin daha dilimize kazandırılmış olması sevindirici bir gelişmedir.
Bu yazı Ayraç Dergisi için kaleme alınmıştır.